Hava tozlu yağmakta, toz barut kokmakta,

Makineli tüfenkler, topçular ve uçaklar dövmekte Antep’i.

Yollar tutulu, kavşaklar en tehlikeli bölge milislere,

Yolların, kavganın ve de savaşın tam ortasında,

Anası yiğit doğurmuş Şahin; Kilis yollarında.

Yüreğinde imanı, sırtında tüfenk süngüsü, dilinde zafer türküsü,

Yeminli şehit olmaya Antep kavgasında ve de Antep kapısında

Kendisi şehit; adı Mehmet Sait, namı diğer Şehit Şahin.

Allahsızın Fransız’ı hem hayâsız hem de sarhoş,

Fırın önünde Antep içinde hem de Antep kadınına,

Dil çevirmek, musallat olmak, namusa bela olmak,

Hadi oradan! Daha ölmedi Kâmil, hem de on iki yaşında.

Eşarp namus, namus kutsal; ana, avrat, bacı emanet ona,

Üç-beş taş ile küçük bedeni karşı koyamadı düşmana,

Gâvurun Fransız’ı nasıl da kıydın bu cana, daha on iki yaşında.

Kendisi şehit; adı Mehmet Kâmil, namı diğer Şehit Kâmil.

Varlık varlık olalı böyle sahip görmedi cömert.

Tüm servetini savaş yolunda harcamış civanmert.

Emirsiz buyruksuz seksen köylüsüyle başkaldırmış Molla Mehmet.

Zekâtı verilmiş canın, vergisi ödenmiş başın, kendisi kalmıştı sermaye,

Antep çeteleri galip geldi çağın Fransız ordusuna Karabıyıkta,

Ah Sarımsak Tepe ah sen de düşmeyecektin düşman eline,

Mezar olmayacaktın Karayılan’a lâkin tecellisi kaderin,

Sen kabul eyle şehitleri Ya Rab! Yiten bütün canlar senin.

Kendisi şehit; adı Molla Mehmet namı diğer Karayılan.

Tarih iftihar etti böyle bir olaya tanıklık etmekle,

Fransız’ı da iftihar etti böyle bir milletle dövüşmekle,

Lâkin toplar, tüfenkler ve de mermiler hep birden utandılar.

Gökten top mermileri yağdı seksen bin kere çatısı düşmüş Antep’e,

Dile kolay sekiz bin hanesi harap oldu on ay dokuz gün içinde,

Analar duymasın altı bin üç yüz on yedi

can şehitlendi can evinde,

Bu kadar can yitmedi; Yunan’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da.

İnsanı şehit; kendisi Gazi adı Antep namı diğer Gaziantep.