Sınav var. / Sınavdayız. / Sınav bitti.

Her gün ülkemizde bin kişinin, dünyada 120 bin kişinin sınavı son bulmaktadır. Peki bütün dünyada aynı anda yapılan ve mütemadiyen devam eden bu sınav nedir, ne sınavıdır? Sınav denilince herkesin kendi dönemine göre ilk aklına gelen, ALES, YÖKDİL, KPDS, LYS, LGS, TEOG, DGS, KPSS, DHBT gibi büyük ölçekli kamusal ve kurumsal bazlı daha nice sözlü ve yazılı sınavlar gelmektedir. Tabii bu kadar çok sınav olunca asıl olan sınav da zaman içerisinde unutulup gitmiştir. Sahi hangi sınavdı bu diye soranları da insan duyuyor gibi. Sistemin herkese ezberlettiği dilden söyleyeyim, “AGS”. Açılımını mı merak ediyorsunuz, tabii ya biz bu sınavı gerçekten unutmuştuk. O zaman hatırlatayım; “Ahirete Geçiş Sınavı”. Hımm! Doğru ya bu dünyanın birde ahireti vardı değil mi? Nasıl da unuttuk biz bu gerçeği, vayy ki ne vay. Oysa, bütün ömrümüzü ve imkanlarımızı, girdiğimiz/gireceğimiz bütün sınavlardan, karşılığını 20-30 yıl süreliğine bu dünyada hemen almak için verdik/veriyoruz. Ama sınavların unutturduğu AGS (Ahirete Geçiş Sınavı) hepimize, sonsuzluğu ve sonsuzluğun nimetlerini kazandıracaktır. “Bu dünya sınav, mahşeri kübra ölçme değerlendirme, ahiret yurdu ise hak edişi göre içinde süresiz kalınacağı cennet/cehennem.”

 

                   Doğumdan itibaren yaklaşık 13 sene yalnızca sınava gireceğimizi ve sınavdan neden sorumlu olacağımızı öğreniriz. Yani sınavın içeriğini, kapsamını ve temel bilgileri öğreniriz. Sınav sürecince de bu öğrenme ve öğrendiğini yaşama sorumluluğu devam edecektir. Peygamber Efendimizin (SAV) ömrünü (63) baz aldığımızda ortalama sınav süremiz 50 yıldır. Yani 50 yıl mütemadiyen sınavda olacağız adeta bir sınav hayatı yaşayacağız/yaşıyoruz. Bu sınav esnek zaman diliminde, gönüllülük esasında, kişinin çapına ve sorumluluk alma gücüne göre, yüzde yüz liyakat, samimiyet, hakkaniyet ve süreklilik esasına göre yapılmaktadır. Sınavda hiçbir sınırlama, kısıtlama, dayatma ve sürpriz söz konusu değildir. Sorumlu olunan kitap (Kur’an-ı Kerim) açık kalmakta, dilediğiniz gibi temel kaynak olarak bakabilirsiniz, dersi veren öğretmeni (peygamber ve sünnetini) yanınıza alabilirsiniz. O’ndan dilediğiniz gibi/kadar yardım alabilirsiniz. Sınavdan sorumlu olunan konularda; kitabın kendisini (Kur’an-ı Kerimi), sahibini (Allah Azze ve Celle) ve dersin öğretmenini (Peygamber Efendimizi) ne kadar çok dinler ve takip ederseniz başarı oranınız o ölçüde artacaktır. Her zaman İyiliğine, doğruluğuna, ilmine, imanına güvendiğiniz bütün büyüklerden her zaman istifade edebilirsiniz. Daha önce sınava girmiş ve sınavı tamamlamış olanlardan (nimetlenenlerden ve gazaba uğrayanlardan) çıkmış soruları alabilirsiniz. Saati önceden belirlenmiş quizler günde beş defa zorunludur. Devamsızlıkta ölüm hariç hiç bir rapor ve mazeret kabul edilmeyecektir. Şifai olarak öğrenilen, ezberlenen kendisi dâhil hiç kimseye faydası olmayan hiç bir bilgi hayata geçirilmediği sürece sınav notunu etkilemeyecektir. Ayrıca bir sözlü sınavı yapılmayacak (hesap makinesiyle toplanan, ezberlenen ve tekrarlanan zikir, tespih, dua); sözlü, uygulamalı sınavın başarısıyla birlikte değerlendirilecek kimseye ezberleyip, tekrar ettiği duygusuz ve eylemsiz bilgiler fayda sağlamayacaktır.

 

                       Artık bir sınavın olduğunu, hatta sınavın başladığını öğrendiğimize göre şunu net olarak ifade etmekte fayda var: Bu sınav sistemi hiç bir zaman ve mekânda, hal ve şartta değişmeyecektir. Ve bir uyarı: “Bu sınavı dünyalık olan üç beş günlük ve üç beş menfaatlik sınav ve sistemleriyle karıştırmayınız.” Yüzde yüz liyakat esas alınacaktır. Torpil, adam kayırma, bendendir, bizdendir gibi adaletsizlik ve haksızlıklar olmayacaktır. Özellikle sınava yeni başlayanlar ve hâlâ zamanı olanlar, şimdi üç günlük dünyayı mamur ederek, sonsuz ebedi hayatı harap etmeyiniz. Bir sınav için hayatınıza kıymayın. ( sınav dünya hayatı, kıyılan hayat ise ölünce başlayan ebedi hayat) Mesela, devlete memur olmayı, insanlara patron olmayı, mal/mülke sahip olmayı, nefsine köle olmayı, Allah’a kul olmaktan daha önemli bir hale getirmeyin! Mezardakilerin pişmanlık duyduğu hataları siz arzulamayın ve onlar için beyhude çabalamayın.

 


                      Madem konumuz sınav, bilindik 100 puanlık sınav sistematiği üzerinden devam edelim o zaman: Sorumlu olduğunuz konuların %10’u dünya %90’ı ahiret ile ilgili konulardan gelmektedir. (Bu arada dünyadaki % 10’luk konuda ahiretlik olanı elde etmek içindir.) Mesela, geçmeniz için de 70 almanız gerekmektedir. İki soru sorulacak biri dünya ile ilgili 10 puan diğeri ahiret ile ilgili 90 puan. (Ahirete iyi çalışanlar dünyalığı da içinde bulacaklardır.) Düşünün, sınavı artık bütün yönleriyle bilen birisi olarak, buna rağmen siz sabah akşam bütün ömrünüzü 10 puanlık dünya sorusu için harcıyorsunuz. Meslek öğreniyorsunuz, kariyer ediniyorsunuz, diller, sanatlar, beceriler ediniyorsunuz. Yalnızca kendiniz için mal üstüne mal yığıyorsunuz. Her fırsatta ve bütün boş vakitlerinizde yiyorsunuz, içiyorsunuz, geziyorsunuz. “Ve. Öldünüz!” Sınav bitti, maksimum alacağınız 10 puan. (Mesela dinini mesleğine feda eden, bütün ömrünü profesör olmaya adamış bir insan profesörlüğü elde ettikten sonra öldüğünde bu ömürden ahirete ne kadarını götürecektir. Sabahlara kadar çalışılıp yazılmış hangi makale, kitap kılınmayan bir sabah namazının farzını hatta iki rekât sünnetini telafi eder. Veya el için yaptığı binada harcı kurumasın diye feda edilen ikindi namazının farzının yıktığı ahireti bir daha hangi usta inşa edebilir.) Hâlbuki çok az kişinin yaptığı gibi sınavı geçmek için esas olan yapılsa, esas olan konuya çalışılıp, Allah’ın rızası kazanılmaya çalışılsa, emir ve yasaklara riayet edilip, layıkıyla bir kul olmaya çaba harcansa, iyi, doğru, dürüst, insanlığa faydalı ve ahlaklı bir insan olarak ömür geçirilse, sınavdan sorumlu olunan konular tam olarak öğrenilmiş, sınav için risk en aza indirilmiş olurdu. 90 puanlık sorudan da en az 70 alınır ve her iki dünya mamur olunurdu.

                    Dersimizi iyi ve doğru çalışalım, sınavda çıkmayacak ve yanlış konulara bakmayalım, ters köşe oluruz maazAllah. Üstelik bütünlemesi, tek dersi de yok bu sınavın. Sınav sonucu açıklanırken kimseye haksızlık edilmeyeceği gibi tolerans da geçilmeyecektir. Daha imkân varken, ihmal edilen sınav için bu aymazlığımızın faturasının ağır olacağını, iş işten geçmeden sınava odaklanmamız gerektiğini hatırlatmanın lüzumu kanaatindeyim. Sonra ben bilmiyordum, duymadım; aslında şu kişi, bu kurum, o cemaat kendileriyle birlikte olmanın muafiyet sağlayacağı garantisini vermişlerdi; ahmaklığı ve faydasız pişmanlığını yaşamayalım.

 


                   “Sınavda tek bir amaç var; yalnızca Allah’a layıkıyla kulluk etmektir.” Bunun için Allah’ın varlığına ve bir (tek) liğine iman edip hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak ve yalnızca O’na kulluk etmek gerekmektedir. “Sınavda bizi başarıya ulaştıracak yöntem, Allah’ı Rab, peygamberi önder, Kur’an-ı Kerimi kılavuz edinmek olacaktır.” Bundan sonra Allah’ın rızasına uygun davranmak, iyi, temiz, ahlaklı, dürüst, namuslu, çalışkan, adaletli, yardım sever, büyüklere/anne/babaya saygılı, nezaketli ve merhametli olmak ve bu davranışları yaymak en önemli puan getirecek konulardır. “Sınav sonucuna göre yapılacak yerleştirmelerde, dünyada yapılan tercihler dikkate alınacak; buna göre kimi cennete kimi de cehenneme yerleşecek.”

 

                  Dünyalık sınavları sıraladığımızda son yıllarda biri bu konuyla ilişkili olduğu için diğerlerine nazaran ayrıca dikkat çekmektedir. DHBT. Din Hizmetleri Bilgisi Testi sınavına hazırlanan, başvuruda bulunan ve işe alınan çok büyük bir kesim var. Ahirete Geçiş Sınavını hatırlatacak, insanları bu sınava hazırlayacak, bu alanda iş sahibi olacak ve bu işle geçimini sağlayacak bu büyük kitle, sınav türlerinin yarıştığı geçici dünyadaki arızanın ne büyük bir düzeye ulaştığının kanıtıdır. Bu grubun çoğunluğu dahi iki sınav arasında tercihe zorlanıldığında çoğunlukla önceliğini ahirete karşılık dünyalıktan yana kullanmakta olduğuna üzülerek şahit olunmaktadır. Din, tarihin bir çok döneminde geçim kaynağı olmuştur, ama bu dönemdeki kadar, meslek olarak, herhalde hiçbir dönemde olmamıştır.

“Toplumun bir kesiminin sattığı dini geri kalanının satın alarak inanç ihtiyacını karşılamaya çalıştığı bir düzende din, sosyal hayatta bir yaşam biçimi olacağına, akademik dünyada bir kariyer planına, eğitim dünyasında bir ekonomik sektöre dönüşmektedir.”

Dünya şartlarında hiç bir durumda 50 sayı değeri sonsuzluk sayı değeri ile (yani 50 yıllık dünya ömrü, ahiret hayatı/ölümsüzlük ile) değiştirilmez, eşitlenmez, kıyaslanmaz. Daha böyle bir işlem bir probleme konu olmuş değildir. Özetle, bir tek sınav vardır. O da Ahirete Geçiş Sınavıdır. Bu sınavın içindekiler kısmı size ayrı ayrı sınavlar adı altında ayak bağı olmasın, yoldan/sınavdan çıkartıp sizi ahretinizi inşa etmekten alı koymasın. Bu kısa ömürlük dünya hayatı insanoğlunun sonsuz hayat yaşayacağı yerin de imarethanesidir. Hani bir söz vardır: “İnsan ahiretteki evini dünyada inşa eder. “ Sınav tam da budur.

 

Geri sayım “SONSUZLUK” için başladı. “SON!” süratle yaklaşıyor.

Ve sınav hâla devam ediyor. Üstelik ümitsizlik haram kılınmıştır.

Resulullah (SAV) Efendimiz uyarıyor: “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” 

 Bakın Allah Azze ve  Cecelle ne diyor:

“De ki: Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (39/Zümer 53)

 

 

Mehmet Karasakal 

4 Kasım 2017 / Gaziantep