Başlıktaki boşluğa uygun kelimeyi, yazının sonunda cevabıyla birlikte paylaşıyor olacağım inşAllah

HDP’nin parti programında Marxist, Lenist, Stalinist bir Kominizm rejimi ideali ve hedefi bulunmamasına rağmen sürekli PKK’ nın oluşum ideolojisindeki ( ilk zamanlardaki ) bu yaklaşımı HDP ye dayatıp Müslüman Mütedeyinlerin bu partiye oy vermesini engelleme çabası vardır, sanki AKP bu kesime buna karşılık Şeriat Yönetimini vaadetmektedir. Eğer dürüst olsun, Müslüman olsun, böyle bir hedefi olsun; değil AKP hangi parti olursa olsun eminimki Kürtlerin yüzde doksanı tercihini onlardan yana yapacaklardır. Devletin, rejimi belli, yönetimi belli, anayasası belli hangi parti gelirse gelsin bu çerçeve dahilinde siyaset yapmak zorundadır halihazırda. O zaman insanları dinle korkutmaya ne luzum var peki, ortaçağ kiliselerinin rahipleri gibi.Olay öyle bir mecraya çekiliyor, sanki HDP ye oy veren Dindarlar dinden çıkacaklar. AKP ye oy verenler cennete girecekler. Şundan emin olsunlar, sırf rantını sürdürme gayesiyle her türlü maddi ve manevi değeri kullanan AKP ye oy veren ” dinciler ” dinden çıkmamışlarsa ( burda mütedeyyin dindarları ayırıyorum ) başkasından da korkmasınlar.

Süreki Öcalan’ın seksenli yıllarda dine bakışaçını yansıtan kitaplarla karapropaganda yapılmakta, sanki HDP nin genel başkanı Öcalanmış gibi. Oysa, biraz İslam hassasiyeti varsa yakın zamanda yaşanan şu İslamla bağdaşmayan davranışları sergileyen AKP lilerin eylemlerine bir dikkat kessinler:

1) Devletin en tepesindeki yöneticiler hırsızlıkla itham edildiler, kamu malını zimmetlerine geçirdikleri toplum vicdanında hükme bağlandı.

2) Allah’ın ayetleri alaya alındı, makara geçildi,

3) AKP li bir belediye başkanı özürlü bir kız çocuğuna tecavüzden tutuklandı, Aynı yere seçilen Kominist bir başkan, Tunceli’nin Ovacık ilçesinde Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) Belediye Başkanı olan Fatih Mehmet Maçoğlu tamda Hz. Ömer gibi adaletle memleketini yönetmekte,

4) Her türlü etnik milliyetçilik ayaklarımızın altında denildi, ancak kendilerinden olmayan bertaraf edildi, yeni bir kavmiyetçilik zihniyeti oluşturuldu ( bu millet ve mezhep üstü bir yapılanma ), herhangi bir yere işçi dahi alınacaksa AKP il yöneticilerinin refaransı gerekli hale getirildi. Allahu tealanın el Rezzak sıfatına muhalefet edildi.

5) İstifa edene kadar yere göğe sığdırılamayan Diyanetin Diyarbakır İl Müftlüğü’nden emekliye ayrılan Nimettullah Erdoğmuş HDP den aday olunca dini sorgulanır hale getirildi ve bu mevkilere nasıl geldiği sorgulandı, oysaki o kurum 13 yıldır kendi emirlerinde,

6) Atatürkçülerin, olmasaydın olmazdık söylemleri, düne kadar şirk ile sorgulanırken, kendileri C.Başkanı’nı peygamber gibi görmeye başladılar ve öl de ölelim vur de vuralım biatıyla koşulsuz sorgulanmaz bir bağlılık ahdi yaptılar. Yüzbinlerce Atatürk heykelini putçulukla itham ederken, her yere kendi liderlerinin resimleri yerleştirmeye başladılar, heykeli de imkanlar dahilinde yakın gibi gözüküyor.

7) Yıllarca MHP nin istismar etti diye eleştirdikleri, siyasete alet ettiği milli simge ve değerler savını, yani başta ülke bayrağı, ulusal marş, ve polis olmak üzere tamamını kendisine devşirerek sanki bu değerler kendi partilerine aitmiş gibi hoyratça ve dibine kadar kullanmaktan çekinmemişlerdir.

8) Yıllarca CHP nin arka bahçesi gibi gördükleri yargıyı ve eylem gücü olarak gördükleri orduyu tamamen kendi tekellerine alma mücadelesine girişip rövanşist bir zihniyetle bu kurumları ele geçirip kendi kavmiyetçi güruhuna devşirmeye çalışmışlardır.

9) Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı bir köyde 8 yaşından itibaren 7 yıl boyunca yüzlerce kez cinsel istismara maruz kalan S.A.’nın, neredeyse köyün tamamının suça ortak olduğu hayasızlık olayının 2011 seçim sonuçlarını ( 503 geçerli oyun olduğu köyde AKP’nin oranı yüzde 67,9 iken, sağ partilerin oy oranı (AKP + HAS PARTİ + Saadet Partisi) toplamda yüzde 98,6’yı buluyor.) yorumlayan insanlar, Allah muhafaza bunların yani AKP nin seçmene bakış açısıyla baktığında dini sorgular hale gelmezler mi? Bunlar Müslüman ise diye başlamazlarmı söze? Dinime küfreden Müslüman olsa demezlermi? Çünkü köyün yüzde 98,6’sı din eksenli siyaset yapan partiden; çünkü tecavüz olayının faillerinden 70 yaşındaki birinin yaptırmış olduğu camiiden her cuma hutbeden imam efendinin cemaate Allah’ın konuyla ilgili şu ayetini okuyor. ” Şüphesiz Allah; adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fuhuşatı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğütler veriyor. Nahl Suresi 90. Ayet ” Din siyasete alet edilmese hiçbir Allah’ın kulu bu olayı seçim sonuçlarına göre Müslümanlara hakaret aracı olarak kullanamazdı. Ama Allah bunun hesabını soracaktır.

10) Kpss, Polis ve Yargı atamalarında daha önceki gayrimeşru işlerdeki ortaklarıyla sayısız kişiyi haksız olarak atayarak, devletin kendilerine vermiş olduğu temsil hakkını kötüye kullanmış, bir zümrenin devleti gibi davranmaktan çekinmemişler, kul hakkına girip insanların hakettiği yerlere gelmelerine engel olmaktan korkmamışlar, Allahu tealanın el Rezzak sıfatına müdahale etmeye haya etmemişlerdir.

11) Uludere de ( Roboski Katliamı) kendi ülkesinin 34 vatandaşını hunharca katletmekten çekinilmemiş, başta Suriye ve Irak olmak üzere bir çok ülkede, bazı grupları bazılarına karşı destekleyerek, onlara yüzlerce tır dolusu silah yardımı yaparak, bir çok masum insan ve Müslümanın da öldürülmesine vesile olunmuştur, bununda dinde karşılığı suçu işleyenin aynısı ile muhatap olunmasıdır. Oysa Allahu teala hazretleri ayeti kerimede “Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birisinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” (Maide Sûresi: 32) ve Nisa Sûresi 94 nolu ayette Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” demekte, insan öldürmenin çok büyük bir günah olduğunu insanlara tebliğ etmiştir.

12) Şimdi bütün bu karanlık dehlizlerde gezinen bir siyasetin arkasından giden kişiler aynı suçu işlemiş olarak Hak Tealanın huzuruna çıkmaktan korkmamaktalar mı, yoksa Mahkeme-i Kübra’da siyaseten savunma yapabileceklerini mi savunuyorlar. Ama orda devlet- millet çıkarları Allah’ın şeriatına karşı hafifletici unsur olmayacak, Çünkü Allah ayetleriyle bizi uyarmış ve sürprize mahal bırakmamıştır. Yıllarca bu bapta Atatürkçü arkadaşlarımı şu sözlerden dolayı uyarmıştım: ” Olmasaydın olmazdık ve Atam izindeyiz ” birincisi açık bir şirk, ikincisi istikametini bilmeden emin olmadan çok iddialı bir biat, yani Atatürk ölmüş ve akıbeti kesinleşmiş, bütün ölmüşler gibi, biz iman sorgulama hakkına ve haddine sahip olmadığımız için akıbetini bilmiyoruz ve iki ihtimalli düşünmek zorundayız. Yaptıklarından ötürü ya Cennette ya da cehennemdedir. Cennette ise sorun yok, ama Cehennemde ise izinden nasıl gitme cesareti ve inancı neye güvenerek ve dayandırılarak sergilenmektedir. Bu nasıl bir sevgidir ki sizi cehenneme kadar götürmesine razı geliyorsunuz, eğer cennette olduğundan emin olduğunu düşünüyorsanız bu da ayrı bir sorun gaybı bir tek Allah bilir. Koşulsuz C.Başkanı Erdoğan’ı Atatürkün yerine koyanlar aynı durumla karşı karşıyadırlar. Bu dünyada tercih kendilerinin.

13) Kendileriyle beraber yürüyen ancak en ufak bir konuda farklı düşünen kişileri itibarsızlaştırmada hiçbir merhamet, vicdan ve ahde vefa emaresi göstermemekteler. Bülent Arınç ve enson Abdülkadir Selvi’ nin kendi köşesindeki bir küçük uyarı bunun en net örneğidir, tam bir linç kampanyası yapıldı hem de kendi mahallesi ve yandaş medyasından.

14) Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı topraklarda HDP ye karşı AKP haricinde fiili olarak HÜDAPAR ile ittifak edilip din istismarlığı Kürtler içinde dibine kadar siyasete alet edilip Mütedeyyin Kürtler sistematik olarak devletin aracılığıyla HÜDAPAR a kanalize edilmektedir. Oysa 90’lı yıllarda Hizbulterörün bölge insanına derin devleti arkasına alıp nasıl katliamlar yaptığını herkes hatırlayacaktır. Üstelik katledilen Kürtlerin tamamı dindar Kürtler. Ve az sayıda dindar Türk.( Amacım burada HDP’yi HÜDAPAR’ a karşı savunmak değil, kime ne misyon yüklenildiğinin anlaşılması )

15) Bir konuyu özellikle parantez arası değerlendirme yapmaya değer görüyorum.

[ Türkiye’de Türkler arasında en sağdan en sola onlarca parti aynı anda birbirlerine müdahale etmeden, hatta birbirlerini tamamlayarak siyaset yapabiliyorlar da ( MHP, CHP, VATAN, HÜRPAR, BBP gibi ) neden bu hak ve şans bilinçli olarak hem kamuoyu hem de devlet tarafından neden Kürtlere tanınmıyor? Neden hem HDP hem de HÜDAPAR kendi mecrasında özgür bir siyasal temsiliyet gösteremiyor, derinlerden birileri hep müdahale ediyor? Neden HDP, PKK ile HÜDAPAR, HİZBULTERÖR ile anılıp; bazı kesimlerce terör yanları meşrulaştırılıp bazı kesimlerce de legal parti özellikleri gayrimeşrulaştırılıyor, işlerine geldiği gibi bakış açısıyla yargılayıp birbiriyle çatıştırılmak isteniliyor? Kürdü Kürde kırdırma zihniyeti her dönemde neden hep devlet politikası yapılıyor? Kürde karşı olan bu kin bu nefret neden hiç dinmemekte ölüsü üzerinden siyaset nasıl bu kadar acımasızca, insafsızca, merhametsizce çıkar amaçlı kullanılmaktadır? Devletin bakışıyla Kürt olmayanın Kürt’e bakışı nasıl oluyor da diğer hiçbir konuda ortak olmamasına rağmen, Kürdün ölümü, zulmü ve yok oluşu üzerine tam bir uyum halini alıyor? Daha önce PKK ile Koruculuk sistemiyle, Hizbulterör örgütüyle yapılanlar bu seferde HÜDAPAR kullanılarak yapılmak isteniyor. Ama en tehlikeli oyunu oynadıklarının farkında değiller. Çünkü Kürtler arasında din temelli bir kavga yalnızca Kürdü yiyip bitirmez, zamanla bütün ülke etkilenir, unutmayalım ki bu ülkede Türkler de Din konusunda çok farklı gruplarda ayrışmaya uygun bir geçmişe sahiplerdir. SÖZÜN ÖZÜ DİNİ SİYASETE ALET ETMEYİN BUNUN ALTINDA HEPİMİZ KALIRIZ VE BUNDAN KİMSE KÂRLI ÇIKMAZ. ]

Bu yazıyı inancınız olsun yüzlerce maddeye çıkartabiliriz hafızamızı biraz zorlasak. AKP ve tarafları Türkiye de şu siyaseti çok iyi okudular ve sonuç da aldıkları için bunu sonuna kadar sürdüreceklerdir. Bu adeta varoluş sebepleri ve devam etme gerekçeleri oldu. Peki nedir bu ? 1) Din istismarcılığı yapıp sürekli mağduriyetler icat etmek 2) Karşıtlık yaratıp, kendisinden olmayanları, yerine göre, vatan hain, din düşmanı, bölücü, terörist ilan etmektedir. Bu bağlamda Bakara Suresi ile makara geçenleri Allahın ayetlerini alaya alanları nasıl değerlendirelim. Yalan, faiz ( C.Başkan oğlunun gemilerini faizle aldığını kendi kendine ödediğini söylemektedir.) ve her türlü hayasızlığı yapan din kisvesiyle önümüze getirenleri nasıl değerlendirelim. Bu konu gerçekten Müslümanları rahatsız etmektedir.

Şimdi yazı başlığındaki eksik kelimeyi tamamlayayım, DİN SİYASETE ALET EDİLİNCE BİRİLERİ KAFİR Mİ ?. Evet, ne kadar ağır, ne kadar tehlikeli ne kadar haddi aşan bir itham. Sözün sahibi C.Başkanı R.T.Erdoğan, HDP eş başkanı Selahaddin Demirtaş için bunlar Müslüman değil ithamında bulunmuştu. Vallahi şu benim sizinle paylaşacağım sahih Hadis-i Şerifi biliyor olsaydı, kesinlikle böyle bir şey diyemeyeceğini düşünüyorum. “Sizin biriniz müslüman kardeşine ey kafir derse muhakkak o iki kişiden biri kafirdir. Dediği kişi ise yerini buldu. Dediği kâfir değilse, diyen kafirdir.” ( Ayrıca, CHP’li Fikri Sağlar: “Kuran’la yaşıyorum diyen Recep Tayyip Erdoğan sonra Kuran’ı masanın üzerine fırlatıyor. Orada ne kadar inandığı ortaya çıkıyor. Kuran’ı pasta yapıyorlar sonra kesip yiyorlar. Kartondan Kâbe yapıp etrafında dönüyorlar. Bunun neresi Müslümanlık? Ben, Recep Tayyip Erdoğan’ın Müslüman olduğuna inanmıyorum” dedi.)

Evet, demek ki din siyasete alet edilmemeli, kirli siyaset tertemiz din ile iç içe girmemeli, din oy aracı, pazarlık aracı yapılmamalı, sonunda Allah muhafaza iki Müslüman dan biri kafir olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir, örneklerde olduğu gibi.

Son söz: Ünlü feylesof Aristoteles: Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam ederken; siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız, diyor. Ben de Dini siyasete alet etmeyin, din sevdiklerinizin tamamından ve her şeyden daha kıymetlidir. Siyaset bu dünyada, Din size her iki dünyada da lazım, diyorum.

 Mehmet KARASAKAL