Bu konuya sahâbelerin sayısı kaçtır? Sahâbilerin kesin sayısı hakkında bilgi mevcutmudur? Sorularıyla ortalama sahâbe sayısı hakkında kısa bir bilgi verilmesi ihtiyacı doğmaktadır. Öncelikle şunu hemen belirtelim sahâbelerin kesin sayısı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Kayıt altına alınan eserlerden en önemli üç ünde; İbnü Abdi’l Berr ‘in eseri el-İstiab’ ta 3.500, İzzü’d-din binel-esir’in Üsdül Gabe’ sinde 7.554, İbni Hacer’in eseri el-İsâbe’ de 11.783 sahâbe ismi kayıt edilmiştir. Ancak, Tebük gazvesine 70.000 kişi, Vedâ Haccı’na da 114.000 kişinin katıldığı yine edinilen bilgiler arasındadır. Biz Vedâ Haccı’nı örnek alır isek ve o ana kadar çeşitli sebeplerden ve mücadelelerden vefat etmiş ve şehit olmuşları da göz önüne alırsak sahâbe sayısını yaklaşık 120.000 kişi olarak telaffuz edersek abartmış olmayız her halde. Ancak net sayıyı bir tek Allah bilir, davet ve tebliğ için gidip dönmeyenler, gazalarda şehit olanlar hakkında tam bir kayıt tutulmamıştır. En son vefat eden sahâbi Ebû Tufeyl âmir bin Vâsile el-Leysî ’ dir. Tahmini Hicri: 100 ile 110 (Miladi:718/728). Yani Sahâbi devri Hicri 110, Miladi 728 yılında her ihtimalde kapanmıştır.

           Hicri: 100 ile 110 (Miladi:718/728) son sahâbinin öldüğü bu tarihten sonra yeni bir dönem başlamıştır, o da ’’ Tâbiin ’’ dönemi ‘ dir. Peygamber efendimizi görmeyip ona yetişememiş olup ta Sahâbeleri görüp onların sohbetlerine yetişmiş olan kişilere ’’ Tâbiin ’’ denir. Sahâbeleri görüp sohbetlerinden nasiplenen Tâbiin denen büyükleri gören Tâbiinlerden sohbet dinleyenlere  ’’ Tebe-i Tâbiin ’’ denir. Sahâbe, Tâbiin ve Tebe-i Tâbiin toplam üç nesildir ve yaklaşık 200 yıldır.

                                                                HULAFÂ-İ RAŞİDİN   ( Dört Halife – Çihâr-ı Yâr-ı Güzîn )

 Ebu Bekir ( R.A. ) (D:571 – Ö:13/634)

Cihan Sıddık’ının tam künyesi, Abdullah bin Âmir el-Kureşî et-Teymî.Künyesi.Ebû Bekr

Ömer ( R.A.) ( D:581-82 Ö:644)

Ömer el Faruk’un tam künyesi Ömer bin Hattab bin Nüfeyl. Künyesi: Ebu Hafs

Osman ( R.A.) ( D: 575 – Ö:35/ 661)

Osman bin Affân el-Âs. Künyesi Zinnûreyn

Ali (R.A.) (D: 656- Ö:661 )

Ali bin Ebî Tâlib, Künyesi Ebü’l – Hasen ve Ebu Türâb

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE ( Cennet ile müjdelenen 10 Sahâbe )

1) Hz.Ebu Bekir ( R.A. ) (D:571 – Ö:13/634 )

2) Hz.Ömer ( R.A.) ( D:581-82  Ö:644 )

3) Hz.Osman ( R.A.) ( D: 575 – Ö:35/ 661)

4) Hz.Ali (R.A.) (D: 656 – Ö:661 )

5) Hz.Abdurrahman bin Avf ( R.A ) ( D: 571 – Ö:643)

6) Hz.Ebû Ubeyde bin Cerrah ( R.A.) (Asıl adı Âmir) ( D: 582 – Ö:640 )

7) Hz.Sa’d bin Ebî Vakkas ( R.A.) ( D: – Ö:677 )

8) Hz.Sâid bin Zeyd (R.A.) ( D:593 –  Ö:673 )

9) Hz.Talha bin Ubeydullah (R.A.) ( D: 592 – Ö: 656 )

10) Hz.Zübeyr bin Avvam ( R.A.)  ( D:594 –  Ö:658 )

SUFFE ASHÂBI

             Suffe, Medine’ye hicretten sonra Hz. Peygamber’in Medine’deki mescidine bitişik gölgelikte barınan ve ilim tahsili ile uğraşan, maddi-manevi varlık ve hayatlarını Peygamber efendimize (S.A.V.) adamış sahabilere verilen genel isimdir. Suffe, İslam’ın ilk sistemli eğitim kurumudur. İlk İslam “üniversitesi”dir. Suffeliler de hayatlarını Peygamber medresesinden ilim ve irfan tahsil etmeye adamış seçkin kimselerdir.

             Suffe’de toplanan öğrencilere Kur’an-ı Kerim, Arapça Yazı, hadis-i şerifler ve çeşitli dini bilgiler öğretilirdi. Hocaları başta Hz. Peygamber olmak üzere Abdullah b. Mesud (ra), Ubey b. Ka‘b (ra), Muaz b. Cebel (ra) ve Ebu’d-Derda (ra) gibi ilim sahibi sahabelerden oluşuyordu. En bilindik Suffe öğrencilerinden bir kaçı ise;  Ebu Hureyre, Ebu Zerr, İbn-i Ümmi Mektum, Ebu Said el-Hudrî idi. Suffe Ashâbı’nın sayısı tam olarak bilinememekle birlikte 100 ile 400 kişi arası değiştiği tahmin edilmektedir.

             Suffe ehlinin ihtiyaçlarıyla Hz. Peygamber (s.a.s.) bizzat ilgilenir, Beytü’l-mâl’e ve kendisine gelen malların büyük bir kısmını onlara ayırırdı. Kendisinin yetişemediği hâllerde Ashab’a tavsiye eder, evlerine Suffe ehlinden götürebilecekleri kadar misafir almalarını söylerdi. Bu sebeple bunlara: Edyâfu’l-müslimîn (Müslümanların Misâfirleri) de denilmiştir. (Buhârî, Rikak, 17) Gücü kuvveti yerinde olan Suffeliler, dağdan sırtlarında odun taşımak dahil olmak üzere ellerinden gelen işleri yapıyor, mümkün mertebe ihtiyaçlarını sağlamaya çalışıyorlardı. Yoksa Suffe, bir tembeller yuvası değildi. Son derece ihtiyaç ve zaruret içinde olsalar da, iffet ve vakarları onlara, başkalarından bir şey istemeye izin vermiyordu. Şu ayetin onlar hakkında indirildiği rivayet edilir. (Kurtubî, el-Câmi’u li Ahkâmi’l-Kur’an, III, 340)”Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara; hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin sandıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın; yüzsüzlük ederek insanlardan bir şey istemezler. Sarfettiğiniz iyi bir Şeyi, Allah Şüphesiz bilir. ” (el-Bakara, 2/273)

Mehmet Karasakal

Bu alanda yapmış olduğumuz çalışmaların tamamnını word belgesi olarak indirmek için tıklayınız